Tek başına tam anlamı olmayan, kendisinden önce ve sonra gelen kelimeler arasında değişik anlam ilgileri kuran kelimelere edat denir.
Türkçede başlıca edatları ve kurdukları anlam ilgilerini şöylece anlatabiliriz:
- Araç İlgisi (İle) :
Okula otobüsle gitti.
Kâğıtları makas ile düzeltti.
- Durum İlgisi (İle) :
Annesine özlemle sarıldı. Kağıtlaşır
Kalabalığa şüphe ile yaklaştı.
- Birliktelik İlgisi (İle) :
Babasıyla pazara gitti.
Bahçede çocuklarla oyun oynuyor.
- Sebep/sonuç ilgisi (ile, için, diye, –den ötürü, -den dolayı) :
Sen geldin diye bayram yaptık.
Okuyamadığından ötürü çok hayıflanırdı.
Ona güvenmediği için kendisi gelmiş.
- Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi (gibi, kadar, sanki) :
Sanki kurumuş bir çiçekti.
Aslan gibi adamdır.
Cennet kadar güzel ülkemiz…
- Amaç ilgisi (için, üzere, -a, -e) :
Seni görmek için okula geldim.
Onu görmeye geldim.
- Görelik ilgisi (göre, için, -ce) :
Bana göre sen daha iyisin.
Bence şu güzel.
- Özgülük İlgisi (yalnız, ancak, için) :
Bu sorunu ancak sen çözebilirsin.
Bu soruyu yalnız Zehra çözer.
- Özgülük İlgisi (-den beri, -den önce, -den sonra, -e kadar, -e değin, -e karşı, -e doğru) :
Dünden beri geziyoruz. /
Akşama değin çalıştı.
- Yer/yön İlgisi (-e kadar, -e dek, -e doğru, -e karşı, -den yana, -den öte) :
Adam pazara doğru gitti.
Ben çarşıya kadar gidip geleceğim.
EDATLARLA İLGİLİ BİLGİLER
- “İle”kelimesi “ve” anlamında kullanılırsa bağlaç olur.
Babamla çarşıya gittik. (Edat)
Babam ile annem çarşıya gitti. (Bağlaç)
- “Gibi”edatıyla kurulan öbekler bazen isim, bazen sıfat, bazen zarf göreviyle kullanılır.
Benim kardeşim aslan gibidir. (İsim)
Zehir gibi zekası vardı. (Sıfat)
Bülbül gibi şakıdı. (Zarf)
- “Gibi”edatı, yüklemden sonra kullanılırsa, cümleye olasılık anlamı kazandırır.
Bu müteahhit işi bitirmeden kaçacak gibi.
- “Gibi”kelimesi iki kelimenin ortasına gelerek bir öbek oluşturursa, bu öbekler özne, nesne ve dolaylı tümleç olabilir.
Gül gibi kızı ağlattılar. (Belirtili Nesne)
- “Sanki”kelimesi bazen “gibi” kelimesinin yerini tutar. Bu durumda bu iki kelimenin aynı cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Sanki kurumuş bir çiçekti. (Doğru)
Kurumuş bir çiçek gibiydi. (Doğru)
Sanki kurumuş bir çiçek gibiydi. (Yanlış)
- “-ce, -cesine, -si, -imsi, -cileyin”ekleri “gibi” edatının yerini tutabilir.
Arabayı delice sürdü.
Elbisesinin rengi yeşilimsiydi.
- “Kadar”edatı, “gibi” edatının yerini tutabilir.
Pamuk kadar beyaz elleri vardı. (Gibi)
- “Kadar”edatı, “eşitlik, benzerlik, yaklaşıklık” anlamları verebilir.
Ali de Veli kadar çalışkandır. (Eşitlik)
- “Kadar”edatı, “bu, şu, o, ne” kelimeleriyle öbekler oluşturarak sıfat veya zarf görevini üstlenir.
Şu kadar hesap (Sıfat) / Ne kadar güzel ev (Zarf)
- “Kadar”edatı isim çekim eklerini aldığında isim olur.
Bu kadarını beklemiyordum.
- “İçin”edatı bazen karşılık anlamında kullanılır.
Bu kadar yorgunluk için bu para az.
- “İçin” edatı “uğruna” kelimesinin yerini tutabilir.
Dedelerimiz vatan için çarpışmışlar.
- “Üzere”edatı “için” edatının yerini tutabilir.
Eve gitmek üzere yola çıktılar.
- “Üzere” edatı, “amaç, şart, gibilik, yaklaşıklık” anlamları verebilir.
Konuşma yapmak üzere ayağa kalktı. (Amaç)
Söylediğiniz üzere yaptım. (Gibi)
- “mi”edatının cümleye değişik anlamlar katar. Bu edat hangi anlamda kullanılırsa kullanılsın mutlaka ayrı yazılır.
Cümleye kattığı başlıca anlamlar şunlardır:
Soru: Ali okula geldi mi?
Rica: Şu kitabı uzatır mısın?
Kesinlik: Yapmaz olur muyum?
Şaşma: Bu havada ceket giyilir mi?
Şart: Çalıştın mı başarırsın.
Alay: Bizimki okuyor mu okuyor.
Pekiştirme: Onun arabası var, güzel mi güzel.
Zaman: Öğle oldu mu herkes acıkıyor.
Olumsuzluk: Ben başarılı olmaz mıyım?