Tanzimat edebiyatı sanatçıları her şeyden önce şiirin konusunu ve anlatımını değiştirdiler.
Divan edebiyatının gerçekle ilgisizliğine, yapmacıklığına, boşluğuna şiddetle hücum eden Namık Kemal, edebiyatın yeniden düzenlenmesini ister.
Bunun içinde her şeyden önce yeni bir anlatım yolu, yeni bir dil bulunmasını gerekli görür.
Dilin bir an önce konuşma diline yaklaştırılması gerekliliğini savunur.
Buna rağmen Tanzimat şiirinin dilinin sade olduğunu söylemek zordur.
Tanzimat şirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim alanındadır.
Bu dönemde halk şiirine ve hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da divan şiiri ve aruz eski hakimiyetini sürdürmüştür.
Divan şiirinin nazım şekilleri aynen kullanılmıştır (gazel, kaside, terkib-i bent müseddes, murabba gibi şekiller)
Şiirin konusu değişmiş, aşk, hasret, ayrılık gibi kişisel konular bir yana bırakılmış, eşitlik, özgürlük, adalet, hukuk gibi toplumsal konulara önem verilmiştir. Ancak bu daha çok I.Tanzimatçılar Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal gibi sanatçılarda görülür.
- Tanzimatçılar Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, Samipaşazade Sezai’de ise kişisel konular yeniden ele alınmıştır.
Sonuç olarak:
- Her iki dönem şairleri biçim yönünden Divan şiiri geleneğine bağlı kalmışlardır.
- Her iki dönem şairleri “Romantizm ”in etkisinde kalmışlardır. Bu dönem şiirinin Batı düşüncesiyle Klasisizm ve romantizm edebi akımlarıyla ilişkisi vardır.
- dönem şairleri “toplum için sanat” anlayışını; 2.dönem şairleri ise “sanat için sanat” anlayışını benimsemişlerdir.
- dönem şairleri “vatan, millet, adalet” gibi konuları ele alırken; 2. dönemdekiler “aşk, doğa, ölüm” gibi konuları ele almışlardır. Dolayısıyla konu ve temada yenilik yapmayı başarmışlardır.
- dönem şairleri dilde sadeleşmeyi amaçlamış ancak bunda başarılı olamamışlardır. 2. dönem şairleri ise ağır olan bu dili daha da ağırlaştırmışlardır.
- Şiirde sanatlı söyleyiş her iki dönem şairleri için de amaç olmaktan çıkmıştır.
- İki dönemin şairleri de şiirde parça güzelliğini bırakıp bütün güzelliğine ve konu birliğine önem vermiştir.
- Aruz ölçüsü kullanılmaya devam ederken az da olsa hece ölçüsü kullanılmıştır.
- Gazel, kaside, terkib-i bent gibi eski nazım şekilleri kullanılmaya devam edilmiştir
- Özellikle ikinci dönem sanatçıları yeni nazım şekilleriyle şiir yazmada başarılı olmuşlardır. (A. Hamit Tahran, Recaizade Mahmut Ekrem başarılıdır).
- *Tanzimat şairleri bireysel duygu düşünce ve anlatıma önem vermiş, böylece Türk edebiyatına Batı’daki bireyci anlayışı getirmişlerdir.
DİVAN ŞİİRİ VE TANZİMAT ŞİİRİNİN BENZERLİKLERİ VE FARKLILIKLAR A.BENZERLİKLERİ
Nazım şekilleri benzer:Kaside, gazel, terkib-i bent, müseddes vb.
Ölçü benzer: Aruz ölçüsüyle şiirler yazılır.
Kafiyeleniş benzer.
Dil benzer : Arapça-Farsça kelime ve tamlamaların kullanılması
- FARKLILIKLARI
- Tema –Konu (İçerikle İlgili)
Divan Şiirinde: Aşk, tabiat, tasavvuf, ahlak, övgü (devlet ve din büyüklerine)
Tanzimat Şiirinde: Halkı aydınlatmaya yönelik yeni tema ve konular işlenmiştir. Hürriyet, eşitlik, adalet, kanun, yönetimden ve dönemden şikâyet vb.
2.Yapı Özellikleri
Divan Şiirinde: Genellikle beyitler kullanılır, ölçü aruzdur, Kafiyelenişi nazım biçimi belirler. Göz için kafiye benimsenir. Nazım biçimlerinin belirli bölümleri vardır. Şiir, nazım biçimine göre adlandırılır.
Tanzimat Şiirinde: Divan şiiri nazım biçimleri kullanılmasına rağmen klasik yapıda bazı değişiklikler yapılır. Beyit sayılarının değiştirilmesi bölümlerin bulunmaması, bazen mahlasların kullanılmaması bazı şairlerin aruz ölçüsünü yanında heceyi kullanmaları, ayrıca şiirlerde başlıklara nazım biçiminin yanında konu adının da eklenmesi gibi…
Zengin kafiye benimsenmiş, divan şiirinin aksine “Kafiye kulak içindir.” (Aynı ses veren değişik harfler kafiye sayılır.) anlayışı Recaizade Mahmut Ekrem tarafından ileri sürülmüş zamanla taraftar kazanmıştır.
3.Dil Ve Anlatım Özellikleri
Divan Şiirinde: Arapça ve Farsça tamlamalara söz sanatlarına yer verilmesinden dolayı ağır bir dil vardır.
Tanzimat Şiirinde: Halkın anlayacağı bir dilde yazma anlayışına rağmen Arapça – Farsça kelime ve tamlamaların kullanıldığı görülür. Dildeki en büyük farklılık yeni kavramlara yer verilmesidir.