Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
Sevgilim beni candan usandırdı, kendisi cefadan usanmaz mı? Ahımdan felekler yandı muradımın mumu hâlâ yanmayacak mı? (Arzuma kavuşmayacak mıyım?)
Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd ider ihsân
Niçin kılmaz bana dermân meni bîmâr[ı] sanmaz mı
Sevgili, bütün hastalarının (âşıklarının) dertlerine deva bağışlar, fakat bana niçin derman vermez, beni hasta (âşık) sanmaz mı ki?
Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
Ayrılık gecesinden canım yanar, ağlayan gözlerim kan döker; feryatlarım halkı uyandırır. Kara bahtım uyanmaz mı?
Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su
Habîbüm fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Yanağının gülüne karşı gözümden yaşlar kanlı olarak akar. Sevdiğim! Bu, gül mevsimidir, bu mevsimde akarsular bulanık akmaz mı?
Gamım pinhân dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
Ben gamımı gizli tutuyordum; Sevgiline aç.” dediler. Fakat derdimi söylesem, bilmem o vefasız inanır mı, yoksa inanmaz mı?
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı
Ben sana düşkün değildim; sen benim aklımı başımdan aldın. Bu halimden dolayı bana dil uzatan gafil, seni görünce, bana hak vererek, söylediğinden utanmayacak mı?
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Fuzuli, aşk yüzünden çılgına dönmüş bir rinttir. Bu yüzden de daima dile düşmüştür. Ona sorun ki, bu ne biçim sevgidir, bu sevgiden usanmayacak mı?
Vezni
Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün