Edebiyat Akımı: Bir sanatkâr grubunun belli bir dönemde, ortak dünya görüşü, estetik, sanat ve edebiyat anlayışı çevresinde oluşturdukları edebiyat hareketi; bu anlayış ve hareket çevresinde kaleme aldıkları edebî eserlerin oluşturduğu bütündür.
- Her akımın varoluş temelinde “Edebiyat nedir?” sorusuna cevap bulma gayreti vardır.
- Akımlar sadece edebiyatla sınırlı değildir, söz konusu akımlar, çoğu zaman güzel sanatların bütün dallarını kapsar.
- Edebiyat akımlarının oluştuğu ortamda, çeşitli sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel olaylar ve olaylar ortamından oluşan felsefî, kültürel, estetik bakış açıları vardır.
- Edebî akımları tam ve doğru anlayabilmek için, oluştukları ortamın siyasî, sosyal ve kültürel zeminini; hayat felsefesini, tabiat ve varlık anlayışlarını bilmek; konuya edebiyat – toplum ilişkisi içinde yaklaşmak gerekir.
- Her edebî akım, kendinden öncekine göre yeni bir kültürel, felsefî ve estetik bakış açısına sahiptir.
- Edebî akımların başlangıç ve bitiş tarihleri üzerinde kesin olarak konuşmak zordur.
1. Klasisizm (Kuralcılık):
- Klasisizm, öncelikle hümanist felsefe, Rönesans ve reform hareketlerinin yaşandığı sosyal, siyasî, ekonomik, kültürel ve felsefî ortamda filizlenmiştir.
- Klasisizm, mutlak monarşi devrinde Fransa’da doğup etkili olmuş bir akımdır.
- Klasiklere göre sanat tabiatın taklididir.
- Tabiat, dış dünya değil; insan tabiatıdır.
- Genel ve evrensel insanın tabiatını ele almışlardır.
- Akıl ve sağduyu egemendir.
- Sanatçı eserinde kendi hayatından, duygularından, acılarından, düşüncelerinden söz etmemiştir.
- Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmıştır.
- Kuralcılık ve kurallara bağlılık klasisizmin temel özelliklerindendir.
- Sanat, sanat içindir.
- Konudan çok, konunun işleniş biçimine önem verilmiştir. (Bu yönüyle divan edebiyatı ile benzerlik gösterir.)
- Tiyatro ve şiir alanında gelişmiştir.
- Edebî türler sınıflanmış, birbirinden ayrılmıştır; her türün belli kuralları ve sınırları vardır ve birinden ötekine geçilmemiştir.
- Sanata ahlâkî ve eğitici bir gaye yüklenmiştir, (erdem – ahlak)
- Eserler millî diller üzerine oturmuş ve milli dillerin gelişmesi ve zenginleşmesine hizmet etmişlerdir.
- Konular tarihten ve mitolojiden alınmıştır.
- Kahramanlar soylulardan, krallardan seçilmiştir.
- Üslupta soyluluk aranmıştır.
- Tiyatroda üç birlik kuralına uyulmuş, trajedi ve komedi önemsenmiştir.
Temsilcileri: François de Malherbe, Pierre Corneille, John Milton. Jean de La Fontaine, Moliere. Nicolos Boileau. Jean Racine. Jean de La Bruyere, Fancçois de la Mothe Fenelon
- Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde bazı sanatçılarda kısmî etkisi görülmüştür. Şinasî, Ahmet Vefik Paşa, Yusuf Kamil Paşa, Direktör Âli Bey klasisizmden etkilenmişlerdir.
2. Romantizm (Coşumculuk):
- Romantizmin doğuşunda önemli bir rol oynayan sosyal olay Fransız İhtilali’dir (1789).
- Bu nedenle romantizm hürriyet, eşitlik, demokrasi isteklerinin eseridir.
- Romantizmin düşünce temelinde Diderot, Montesquieu, Voltaire, J.J. Rousseau gibi filozoflar vardır.
- Klasisizmin aşırı kuralcılığına karşı çıkılmış, bunun yerine sanatçıya özgürlük tanınmıştır.
- Edebî türlerin ayrımını reddederler. Trajedi ve komedinin yerine dram türünü benimsemişlerdir.
- Şiirle düzyazıyı yaklaştırmışlardır,
- Roman türü gelişmiştir.
- Klasisizmin temel niteliklerinden olan akıl ve sağduyuya karşı, duygu ve coşkuyu savunmuşlardır,
- Konular çağdaş toplumdan veya millî tarihten alınmıştır. –
- Hristiyanlık geçmişi ve din önemsenmiştir.
- Sanatçılar yapıtlarında kendi kişiliklerini gizlememişlerdir.
- Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir.
- Kahramanlar her kesimden seçilmiştir.
- Ak – kara, iyi – kötü, zengin – fakir gibi zıtlıklar önemsenmiştir.
- Doğa önem kazanmıştır.
- Melankoli, hüzün, kötümserlik, marazilik eserlere egemendir.
Temsilcileri: J. Rousseau, Johann Wolfgang Goethe, Friedrich Von Schiller, Madame de Stael, François – Rene de Chateaubriand, Walter Scott, Lord Byron, Alphose De Lamartine, Edgar Allan Poe, Victor Hugo, Alexander Puşkin, Alexander Dumas – Pere,Gerard De Nerval
Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde bazı sanatçılarda etkisi görülmüştür:
Namık Kemal, A. Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem (şiirlerinde), Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami…
3. Realizm (Gerçekçilik):
- Auguste Comte tarafından sistemleştirilen pozitivizm anlayışının etkisiyle gelişen edebî akımdır.
- Romantizmin aşırı duygusalcılığına karşı çıkmıştır.
- Gerçeklik ön plandadır.
- Olmuş ya da olabilir olan anlatılır.
- Sanatçı eserine duygularını katmaz.
- Sanat, sanat içindir.
- Gözleme önem verilir.
- Betimleme önem kazanmıştır. Mekân / çevre betimlemesinin nedeni bunların insan ruhuna, kimliğine etkisidir.
- Roman ve hikâye gelişmiştir.
Temsilcileri:
Stendhal, Honore de Balzac, Gogol, Charles Di- ckens, İvan Turaenvev. Gustave Flaubert. Dostovevski. Tolstoy, Mark Tvvain, Guy de Mauoassant. Daniel Defoe, Çehov. Maksim Gorki, Ernest Heminaway, John Steinbeck…
Türk edebiyatındaki Temsilcileri:
Recaizade Mahmut Ekrem,- Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Ya- kup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar…
4. Natüralizm (Doğalcılık):
- Realizmin oluşmasına ortam hazırlayan sosyal, siyasî, ekonomik, kültürel şartlar ve üzerine oturduğu felsefî düşünce, hemen hemen bütünüyle natüralizm için de geçerlidir.
- Natüralizm determinizm anlayışına dayanır.
- yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmıştır.
Determinizm: Evrende olup biten her şeyin bir nedensellik bağlantısı içinde gerçekleştiğini, fiziksel evrendeki ve dolayısıyla da insanın tarihindeki tüm olgu ve olayların mutlak olarak nedenlerine bağlı olduğunu ve nedenleri tarafından koşullandığını savunan anlayıştır.
- Realizm ve pozitivizmin uç noktası olan determinizm, sebep – sonuç ilkesine bağlı pozitif bilimlerdeki genel sonuçların diğer alanlarda da geçerli olduğuna inanır.
- “Aynı şartlar altında aynı sebepler, daima aynı sonuçları verir.” cümlesi söz konusu düşüncenin formüle edilmiş ifadesidir.
- Natüralizmi hazırlayan düşüncelerden biri de Darwin’in Evrim Teorisi’dir.
- Natüralistler gerçekçiliklerini realistlerden daha da ileri götürmüş ve onu bilimsel / deneysel gerçekçilik seviyesine yükseltmiştir.
- Natüralizmde deneysel roman türü gelişmiştir.
- Natüralistler, “Sanat toplum içindir.” anlayışını benimsemiştir.
- İnsan davranışlarının temelinde soya çekim, içgüdü vardır, anlayışını savunmuşlardır.
- Yazar bir bilim adamı tarafsızlığıyla gerçekleri yansıtmıştır.
- Roman, yazarın gözlemlerinden yararlanarak insan üzerinde yaptığı bir deneydir, edebi eser bir laboratuvardır.
- Natüralist sanatçılar daha çok toplumdaki çirkinlikler ve olumsuzluklar üzerinde durmuşlar; sorunlu, toplum dışına itilmiş kişileri (köylüler, ayyaşlar, hırsızlar, kötü kişiler) anlatmışlardır.
- Dil doğal ve yalındır, argo ve sokak diline yer verilmiştir.
- Kötümser bir hava hâkimdir.
- Natüralizm, realizme tam anlamıyla bir tepki değildir, onun daha gelişmiş bir türüdür.
- Temsilcileri: Emile Zola, Alphonse Daudet, Guy de Maupassant, Goncourt Kardeşler
- Türk edebiyatındaki temsilcileri: Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Beşir Fuad…
5. Parsanizm:
- Realizm ve natüralizmin şiir alanındaki yansımasıdır.
- Romantik şiir anlayışına tepki olarak ortaya çıkmıştır.
- Parnasyenler, sanatkârın hayat ve tabiat karşısında objektif olması; yani kendi duygu, düşünce, zevk ve eğilimlerinden uzak durması, bunları sanatına sokmaması gerektiğini savunmuşlardır.
- Onlar için asıl olan öznel şiir değil, nesnel şiirdir.
- Sanatçının görevi, dış dünyanın ve varlıkların güzelliklerini olduğu gibi, açık bir nesnellik içinde anlatmaktır.
- Şairler; ressam ve heykeltıraşları örnek almışlardır.
- Parnasyen şiirde dış dünyanın, tabiatın ve varlıkların sahip oldukları güzellikler nesnel bir biçimde ifade edilmiştir.
- Bilinmeyen yabancı ülkelerin (çoğu zaman Antik Yunan’dır bu) tabiat ve hayatlarını ele almışlardır.
- Biçim mükemmelliği benimsenmiştir.
- Nazım şekli, nazım birimi, mısra, kafiye, vezin üzerinde ısrarla durmuşlar ve şiirin şekil / yapı yönünden kusursuz olmasını istemişlerdir.
- Nazım şekli olarak çok büyük ölçüde soneyi tercih etmişlerdir.
- Karamsar bir atmosfer vardır.
- Sanat için sanat anlayışını benimsemişlerdir.
- Temsicileri: Jose – Maria de Heredia, Theodore de Banville, Rene Leconte de Lisle, François Coppee, Tpeophile Gautier
- Türk edebiyatındaki temsilcileri: Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı’dır.
6. Sembolizm (Simgecilik)
- Realizm, natüralizm ve parnasizme tepki olarak doğmuştur.
- Kant’ın idealist felsefesine ve epistemolojisine (bilgi felsefesine) dayanır.
- Dış dünyaya hayal gücünün şekil verdiği düşüncesindedirler.
- Sembol ve mecazlarla dolu kapalı bir anlatımı seçmişlerdir.
Sembol: Bir düşünce, fikir ya da nesnenin yerini tutan, bir kavramı veya bir düşünceyi belirten gözle görünür ve anlamı bilinir işarettir.
- Sembolist şiirde anlam kapalılığı vardır.
- Sembolistler görünenin değil, görünenin arkasındaki gizli ruhun, anlamın peşindedir.
- Şiirde ahenk, musiki önemsenmiştir.
- Şiir anlaşılmak için değil, duyulmak hissedilmek içindir.
- Sembolist şairler, önceki şiirde olan klasik kalıpları değil, kendi belirlediği kalıpları kullanmıştır; büyük oranda serbest şiiri benimsemişlerdir.
- Sembolist şiir lirik ve bireyseldir.
- Sembolizm büyük oranda şiirde etkili olmuş bir akımdır.
Temsilcileri: Edgar Allan Poe, Charles Baudelaire, Stephan Mallarme, Paul Verlaine, Arthur Rimbaud, Paul Valery, Jean Moreas
- Türk edebiyatındaki temsilcileri:
Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas…
7. Empresyonizm (İzlenimcilik)
- Empresyonizmin doğuş zemini sembolizmden farklı değildir, aynı felsefeye dayanır.
- Empresyonizm tamamen sanatçının görme duyusu ile iç dünyası arasındaki ilişkiye dayanan bir sanat anlayışıdır.
- Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım.” cümlesiyle anlattığı akılcılığına tepki olarak “Hissediyorum öyleyse varım.” anlayışına dayanır.
- Dış dünyayı realizm, natüralizm ve parnasizmde olduğu gibi gerçek çizgileriyle ve objektif olarak sanata taşımayı değil, dış dünya, tabiat ve nesnelerin insan / sanatçı üzerinde bıraktığı izlenimler çerçevesinde yansıtmayı esas almıştır.
- Şiirde, şekle, kafiyeye önem vermezler.
- Sanat için sanat anlayışı vardır.
- Asıl olarak resim sanatında etkilidir.
- Temsilciler: Paul Verlaine, Arthur Rimbaud, Rilke
- Türk edebiyatında temsilcisi: Ahmet Haşim
8. Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)
- Birinci Dünya Savaşı öncesi yıllarda Almanya’da doğan ve gelişip diğer ülkelere de yayılan bir akımdır.
- Bir bunalım, arayış ve tepki hareketidir.
- İsa, Darwin, Nietzche, Marks ve Freud’e önem verilmiştir.
- Natüralizm, pozitivizm ve empresyonizme karşı olarak ortaya çıkmıştır.
- İnsanların iç dünyasına ait, yani ruhsal durumlarını anlatmak esas alınmıştır.
- Sanatın amacı ve görevi, sanatkârın kendi iç dünyasını gözlemlemektir.
- Temsilciler: Heinrich Mann, James Joyce, Franz Kafka, Arp Hans.
9. Kübizm
- Empresyonizme tepki olarak çıkmış, daha çok resimde etkili olmuştur.
- Söylenmemiş, görülmemiş olanı ortaya koymak istemişlerdir.
- Kübist şiir, resim sanatı ile olan yakın ilgisi nedeniyle önemli ölçüde görsel bir niteliğe sahiptir.
- Temsilcileri: Pablo Picasso Max Jacob, Apollinaire, Andre Solmon, Jean Cocteav
- Varlığın dış görünüşü ile birlikte iç dünyasının da betimlemesi amaçlanmıştır.
10. Fütürizm (Gelecekçilik)
- Gelecek, gelecekteki, gelecek zaman anlamındadır.
- Fütürizmcilerin amacı, sanayi medeniyetinin şekillendirdiği yenilikleri dinamizmi, hızı, değişimi sanata taşımaktır.
- Makineyi ve hızı sanata sokmuşlardır. (Dinamizm)
- Makineye duyulan hayranlık ifade edilmiştir.
- Şiirin şekline yenilikler getirmişler, vezin ve kafiyeyi kaldırmışlardır.
- Söz dizimine, noktalamaya karşı çıkmışlardır.
- Temsilciler: Filipp Marinetti, Vladimir Mayakovski
- Türk edebiyatındaki temsilcisi: Nazım Hikmet